8 Temmuz 2010 Perşembe










(:

karikatür..

Leyle ile Mecnun


LEYLÂ ile MECNÛN Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır. Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir. Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez. Kays okulda Leyla' yı göremeyince üzüntüden çılgına döner, başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar. Mecnun' Un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla'yı isterse de Mecnun (deli, çılgın) oldu diye Leyla' yı vermezler. Leyla evden kaçarak, Mecnun' u çölde bulur. Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir. Bu sebeple Leylâ' yı tanımaz. Babası Mecnûn' u iyileşmesi için Kâbe' ye götürür. Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn, kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder: "Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni." Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar. Diğer tarafta ise Leylâ da aşk ıstırabı içindedir. Bir zaman sonra âilesi, Leylâ' yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir. Ancak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm' ı vuslatından uzak tutmayı başarır. Mecnûn, çölde, Leylâ' nın evlendiğini arkadaşı Zeyd' den işitince çok üzülür. Leylâ' ya acı bir sitem mektubu gönderir. Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn' a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder. Bir müddet sonra Mecnûn' un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür. Leylâ baba evine döner. Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze alarak, Mecnûn' u çölde aramaya başlar. Fakat Mecnûn, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leylâ'nın maddî varlığını unutmuştur. Leylâ, çölde Mecnûn' u bulduğu hâlde, Mecnûn onu tanımaz. Leylâ onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz. Hastalanıp yataklara düşer. Kısa zaman sonra da ölür. Mecnûn, Leylâ' nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler; "Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez Cânânsuz cihân gerekmez." Der, kabri kucaklayarak ölür. Bir müddet sonra Mecnûn' un sâdık arkadaşı Zeyd Rüyasında, Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür. Bunlar kimdir? diye sorunca, derler ki: "Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ' dır. Aşk yoluna girip temiz öldükleri, aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular."

Zeki İnsan Kimdir?
Yükleyen islamimedia. - Diğer video blogları.

Kerem ile Aslı


Dinleyerek uyuyup okuyarak büyüdüğümüz bir halk hikayesine göre;

Aslının peşine düşüp Kayseri'ye gelen Kerem sevgilisi uğruna 32 dişini birden çektirir.Bir zamanlar Türkmenistan'ın Semerkant şehrinde bir bey yaşardı.Sururi adındaki bu bey ile muhasebecisi keşiş Yahud'un çocukları olmadığından ikisi de üzüntü içindeydi.Bir gün birlikte seyahet ederlerken yolda eğer çocukları olursa birbirleri ile evlendirmeye karar verirler.Önlerine çıkan bir dervişe dertlerini anlatırlar.Dervişin verdiği bir elmayı hanımları bölüşüp yedikten sonra Hatice sultan bir oğlan, Keşişişin hanımı da bir kız doğurur.Oğlanın adını Mirza Han, kızın adını da Kara Sultan koyarlar.Fakat zamanla keşiş güzel kızını , sururi Şahın oğluna vermekten vazgeçer ve Semerkant'ı terkederek Zengi kasabasına çekilir.O sırada 15 yaşına gelen Mirza Han, bir gece rüyasında Kara Sultanı görür, içine bir aşk ateşidir düşer…Reyhan.Bir gün en yakın arkadaşı Sofu ile çıktığı av sırasında yolları Zengi kasabasına uğrar.Mirza Han vurduğu kuşun düştüğü bahçeye atlar ve havuzun başında gergef işleyen ay parçası bir kız vardı.Rüyasında görüp aşık olduğu kız olduğunu anlar ve yavaşca yanına yaklaşarak-Hangi bağın bağbanısın gülüsün diye sorar.Kız, benim babam eskiden Semerkant Beyinin Maliye nazırı olan keşiştir KEREM et beni bırak diye yalvarır.Mirza: Telaşınızın ASLI nedir der ve bırakır işte ondan sonrada Mirzanın adı KEREM Kara Sultanın adıda ASLI olarak kalır.Kızını beyin oğluna vermemek için sürekli olarak semerkant'tan uzaklaşan Keşiş en sonunda Kayseri'ye yerleşir.Arkadaşı sofu ile birlikte onları takip eden Kerem, rastladığı bir çobana sazi ile sorar.

Eğlen çoban eylen haber sorayım.
Aslı Hanım Kayseri'ye geldi mi?
Mecnun oldum yüzün bir kez göreyim
Aslı Hanım Kayseri'ye geldi mi?
Dertli kerem ister Hakk'tan yardımı
Mevlam bir kuluna verme derdimi
Aslı göçtü viran koydu yurdumu
Aslı Hanım Kayseri'ye geldi mi?
Derken Kerem: Keşişin Kayseri'de Şiremenli semtine yerleştiğini ve karısının dişçilik yaptığını öğrenir.Diş çektirme bahanesiyle eve girdiğinde Aslı ile karşılaşır ve kendinden geçer âdeta bir ölü gibi sararır.Aslı annesine haber verir. Annesi, hastasının başını Aslının dizine koymasına izin vererek hangi dişiniz ağrıyor diye sorar ve keremin gösterdiği her dişi çeker. Reyhan. Ne varki Kerem aslının dizinden kalkmamak için 32 dişini aynı anda çektirir.Durumdan şüphelenen kadın müşterisinin Kerem olduğunu anlayınca kocasını aramak için dışarı çıkar.O sırada Aslı Kerem'le anlaşarak gece kaçmaya karar verirler.Evde pusu kuran keşişin adamları Kerem ile Sofuyu yakalayıp zindana atarlar.Fakat şehrin beyi Keşişe baskı yaparak bunları serbest bıraktırmakla kalmayıp Kerem ile Aslı'nın evlenmelerini sağlar.Bu defada Keşiş kızına gerdek gecesi için büyülü bir elbise giydirir.Talas kilisesinde yapılan düğünden sonra çözüldükce iliklenen elbise sabaha kadar açılmaz.Muradına eremeyen Kerem derin bir ahh çeker ve ağzından çıkan alev Kerem'i yakıp kül eder.Aslı dağılan külleri saçlarıyla toplarken saçı tutuşur oda yanar.Külleri Keremin küllerine karışır gider.Bu iki aşığın külleri, Erciyes'in eteğinde toprağa verilir; şimdi o küllerden her yıl bir çift gül açar birinin rengi kırmızı diğerinin ki sarıdır. Bu güller kırk gün durur, sonra sararıp solarak bu iki talihsız âşığın küllerine karışırlar.bunun için derler ki: Erciyesin başındaki kar ; bu iki aşığın kefeni, yağan yağmurlar ise onların göz yaşıdır.İşte gerçek aşka örnek olan bir anlatım ve işte saçını süpürge yaptı sözünün doğruluğunu anlatan bir yaşanmış hayat hikayesi….Her aşkın sonu böyle bitmesede bu denli duygularla yüklü olmasını dilerim.

4 Temmuz 2010 Pazar

Yalancı tavuk göğsü


Malzemeler:
1)150 gr. margarin
2)1 su bardağı un
3)1 kaşık nişasta
4)1,5 su bardağı şeker
5)1 paket vanilin
6)1 litre süt
Yapılışı:Margarini orta boy tencerede erittikten sonra unu,nişastayı,şekeri ve vanilini hep birlikte kavurun.İyice kavrulduktan sonra sütü ilave edin ve muhallebi kıvamına gelinceye kadar karıştırın.Daha sonra ocaktan alın ve mevcut tepsiye dökün.Soğuyunca servis yapabilirsiniz.Afiyet OIsun.(:

Ev Usulü Pizza


Malzemeler:
1)Yaş mayanın yarısı
2)1 su bardağı süt
3)1 su bardağı sıvıyağ
4)1 tane yumurta
5)1 tatlı kaşığı tuz
6)Çok az şeker
Not:Hamuru cıvık olacak..!